Üç beş kişinin ortaya birer milyon lira koyup zar atarak, kâğıt çekerek, atlar koşturarak...hangisininki kazanırsa parayı alması ile piyango vb. arasında bir fark yoktur. İddaa, günümüzde yaygınlaşan ve birçok kişi tarafından tercih edilen bir aktivite olsa da, İslam hukukunda yeri tartışmalı bir konudur. Kumarın haram olduğu genel bir kabul olsa da, iddia oyunlarının kumar tanımına tam olarak uyup uymadığı konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bazı alimler, iddianın belirli şartlar altında caiz olabileceğini, şans unsuruna bağlı olmayıp bilgi ve beceri gerektiren, belirli bir risk yönetimi içeren ve kazanç miktarının önceden belli olduğu durumlarda meşru görülebileceğini savunurlar. Ancak, bu görüş, şans faktörünün ağır bastığı ve bağımlılık yapabilen iddaa türlerini kapsamaz. Spor dünyasında, rekabetin yanı sıra, birçok insanın ilgisini iddaa haram değildir çeken başka bir boyut da bahislerle ilgilidir. Bu bağlamda, spor oyunlarının sonuçlarına yönelik tahminler ve bu tahminlerle ilgili yapılan yatırımlar, sporun etik ve yasal yönleriyle Değildir haram iddaa değerlendirilmelidir. Etik|İslam inancına göre bahis oyunlarının etik boyutu tartışmalıdır ve bazıları bunları kabul etmez. İslâm hukukunda temel ilkelerden biri olan “zarar verme ve zarardan korunma” ilkesi, iddaa tartışmalarında da merkezî bir konumdadır. İddaa, şans oyunları kategorisine girse de, her türlü kumar veya bahsin haram olduğu kesin bir yargıdan uzak durmak gerekir. Zarar verme ve zarardan korunma ilkesi, iddianın potansiyel zararlarını değerlendirmeyi gerektirir. Bu zararlar, maddi kayıpların ötesinde, bağımlılık, ailevi sorunlar ve sosyal hayattaki olumsuz etkileri de kapsar. Dolayısıyla, iddaanın haram olup olmaması, kişinin iddaaya katılımının bu ilkeye uygunluğuna bağlıdır. Kontrolsüz ve aşırı iddaa, kişinin ve çevresinin zarar görmesine yol açabilir, bu durumda haram sayılabilir. Ancak, kontrollü bir şekilde, aşırıya kaçmadan ve maddi durumunu riske atmadan yapılan iddaa, bu ilkeye aykırı sayılmayabilir. Bu nedenle, iddaanın haramlığı veya helalliği mutlak bir hüküm değildir ve kişinin kendi durumunu ve davranışlarını dikkatlice değerlendirmesi gerekmektedir. Önemli olan, zarar vermemeyi ve zarardan korunmayı esas alan bir yaklaşım benimsemektir. Dini bilginlerin fetvalarına başvurmak ve kendi vicdani kanaatini dinlemek faydalı olacaktır. Sonuç olarak, iddaanın haram olup olmadığı konusunda kesin bir hüküm vermek zordur. Kişisel vicdan muhasebesi ve dini bilginlerden alınacak fetvalar, karar verme sürecinde önemli rol oynar. Önemli olan, kişinin kendi inançlarına, değerlerine ve risk algısına uygun bir karar vermesidir. Bu karar sürecinde, sadece parasal kazancı değil, potansiyel riskleri ve manevi sonuçları da göz önünde bulundurmak büyük önem taşır. Unutmayın, dini konularda uzman Haram değildir iddaa görüşlerine başvurmak her zaman iddaa haram değildir en doğru yaklaşımdır.